Pages

8 Kasım 2017 Çarşamba

yitik

Bir şehri sevdim ki ne sevmek
Takma adlı, tahta burunlu, karnı tok
Bronz süvarisinin peşinden
Düştüm yollara evecen ama ne düşmek
Soranım olsa, tutanım yok

Şehir, ah hilebaz şehir
Kedileri hüzünde mahir
Bırakıverdin asırlık acıları omzuma
aciz, avare, rütbesiz
Gırtlağımda sessiz çığlıkların yırtığı
Koltuğumda eksik bir cihannüma
Git dedin git
Kasım soğuğunda donmuş
Petrograd'ın hazin kuşlarına

12 Ekim 2017 Perşembe

pare

dikkat dikkat burası ankara
karanlıklara uyan karanlıklara
ölü bedenleri
lâl dilleri
biten bir yaz
    firari ağustos böcekleri
anlat, anlat bana sahte peygamberleri

dikkat dikkat burası ankara
kör bir bıçakla kanırtılan açık yara
kırık bir abaküsle yapılan hesap
kaçırılan son dönme dolap
eşiği aşılmaz
    kara kaplı bir kitap
cellat, cellat içimdeki bu girdap

dikkat dikkat burası ankara
yaygara, galibi olmayan bir münazara
acı soğuğu
dil tutukluğu
geçkin bir canbaz
   hazan, müfrat çocukluğu
milat, milat gözlerindeki donuk buğu

dikkat dikkat burası ankara
kent değil sanki ağu
çürüyen bir ağaç kabuğu

2 Temmuz 2017 Pazar

yurt

Kovuldum,
nefyedildim belki
neslimle, nefesimle beraber.
Yahut tard ettiler
hasımlarımı, hısımlarımı, beni.
Kim bilir hiç asil değildi belki de
kaçtım, bir çömlekten sızan islim misali.

Şimdi bir yurt bulmalıyım, bir adres
Kaybolmuşken suya gömülen bir ay gibi
-- acemi, şaşkın, abes --
Çığırtkan alıcı kuşlardan,
rüzgar güllerinden,
doymayan kabirlerden uzak.

Bir yurt bul bana, bir ses
geçkin bir hevesten müesses.


                                  2 Temmuz 2017

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bu Blogda Ara

Categories

Popular Posts

Blogger templates

Sınav

Henüz daha çocuktum, çözerdim bu muammayı gözüm kapalı  ahşap bir karanlığın kireçli gölgesinde; dağıtırdım tenhaları uğursuz öyle ki her fe...